GERÇEK DİN
Kimi dinler şunları emreder: "Hiç yalan söyleme, kimsenin hakkını yeme, kimseye eziyet etme, her zaman iyilik ve güzellikten yana ol." Ve bu dinden olduğunu söyleyen insanların neredeyse hepsi emredilenleri yapmaz, tersini yapar. O halde böyle davrananlar o dinin dışında demektir. Onlar, kimi durumlarda yalan söylemeyi de, hak yemeyi de, eziyet etmeyi de, kötülük ve çirkinlikten yana olmayı da haklı ve doğru gösterirler. Bunu yaparken, kendince bazı bahanelere sığınırlar. Tüm bahaneleri birer düşüncedir. Ve düşünceler, hem bölücü hem de her an değişebilen şeylerdir. Bu yüzden onlara güvenemezsiniz.
Bahsettiğimiz dinler çok yandaş topladı.
Ve neredeyse hiçbir yandaşını düzeltemedi.
Bu dinler kendi içlerinde bölünüp mezheplere ayrıldı. Bir din bir diğer dini, bir mezhep bir diğer mezhebi yabancı, hatta kimilerini düşman gördü. Kimi dinler ya da mezhepler, birbirleriyle savaştılar. İnsanlar din ve ya mezhep adına birbirini öldürdü, işkenceler yaptı.
Bu yazının yazıldığı yıl Milattan Sonra 2012. Din ve mezhep düşmanlıkları ve savaşları hâlen var.
Dinler emreder. Bunu yaparken korkuyu kullandılar. Ve insan, karmaşanın egemenliğinde bir varlık. Bu korkular ve emirler, kendisini kabullenen insanların karmaşasını daha da dallanıp budaklandırdı. Karmaşa içindeki insanlar, ilk hallerinden farklı ve bozulmuş başka dinler üretmiş oldu. Ve aslından uzaklaşmış bu dinlerini hâla asıl din zannediyorlar. Bunun farkında değiller.
Sonuçta bir kitaptan da okunsa bir insandan da duyulsa dinler sâdece sözcüklerdir. Bunu görüyor musunuz? Her insan kendi zihninde, bu sözcüklere kendine göre şekiller verir. Ve o şekilleri din olarak kabul eder. İnsanın her an içinde bulunduğu çelişkiler ve karmaşalar bu şekilleri değiştirir. Yâni o dini değiştirmiş olur. Böylece her insan zihninde diğer insanlardan farklı bir din yaratmış olur. Ve zihinlerde oluşan bu dinler, ilk ve saf halleri değildir. Ayrıca zihinlerindeki her din bölücü, yıkıcı ve birbiriyle çatışan bir çok ayrıntı ile doludur. Bu yüzden insanı hem kendinden hem de diğer insanlardan uzaklaştırır, yabancılaştırır.
Dinler başarısız oldu.
Ve olmaya da mahkûm.
İnsanı gerçekten düzeltecek olan kendini doğru tanımasıdır. Bu da kendine ve her şeye, kendinden ve her şeyden tamamen özgür bakmakla olur. Ve bu yetenek herkeste var. Böyle bakan insan kendini doğru tanır ve içindeki karmaşalar zinciri hızla çözülmeye başlar. Gittikçe karmaşadan uzak, iyiyi ve güzeli yaşayan ve yaşatan bir varlık hâline gelir. Görür ki artık yaşamında hiçbir din yoktur ve kendisi hiçbir dine ait değildir. Hisseder ki artık gerçek dini yaşamaktadır. Anlar ki gerçek din, dinsizliktir. Ve bu dinsizlik, kurallardan, korkulardan, emirlerden, kelimelerden, insanlardan, kör kabullenişlerden uzak, en saf dindir ve gerçek tek dindir.