Hiçbir din gerçek değil. Tanrıysa insan tarafından yaratılan soyut bir kavram.. İnsan Tanrıyı yarattı çünkü ona ihtiyacı vardı:
1)Ölümsüz olmak istiyorlardı. Yok olmayı, toprağa dönüşmeyi kendine yediremiyor bir şekilde ölümsüz olmak, varoluşsal kaygıdan(ölümün ardından yok olma ve hiçliğe dönüşme korkusu)kurtulmak istiyorlardı. Bunu bu Dünya'da başaramayınca da ölümden sonra yaşamı yarattılar.(ölümden sonra yaşam Tanrının yaratılışındaki en önemli ve temel adımdır. Birçok Uzakdoğu inancında(örneğin reenkarnasyonda) da Tanrı kavramı olmamasına rağmen bir ölümden sonra yaşam inancı mutlaka vardır.
2)Doğayı açıklamaları gerekiyordu. Hiçbir şeyi bilememek, bugünkünün milyonda biri kadar bile bilimsel bilgiye sahip olamamak onlar için katlanması çok zor bir durumdu. Bugün bile insanlar bilmedikleri konular hakkında oturup düşünür, hayaller kurar, kurdukları hayalleri perdeye yansıtıp bilimkurgu filmleri yapar(mesela uzaylılar ve kıyamet temaları çokça işlenmiştir),fikirler ortaya atar, birşekilde o gerçeğe ulaşabilmek için bilimsel araştırmalara çok büyük para ve zaman harcar, kitaplar yazar kitaplar okur yani çok fazla şey yaparlar. O dönemde insanlar bunların hiçbirini yapamamışlardı ama bilmiyorum da diyememişlerdi ve açıklamak için tanrıları yaratmışlardı.
3)Ölen akrabalarının huzur bulduğuna ve kendilerinin de onların yanına gidip huzur ve mutluluğa kavuşacaklarına inanmak istediler çünkü bu inanç onları bu Dünya'da da daha huzurlu ve mutlu kılacaktı. Bu yüzden cenneti yarattılar.
4)Adil olmayan Dünya'da adaletin sağlanmadığını görmüş ama adalet duygusuna da çok büyük bir istek duymuşlardı. Güçlü olanın hükmettiği diğerlerinin yönetildiği kabile düzeninde, cinayetleri, tecavüzleri görmüş ve bir şekilde adaletin gerçekleşeceğine inanarak kendilerini rahatlatmışlardı. Bu yüzden cehennemi yarattılar.
5)Kendi yarattıkları Tanrıyı huzurlarının, mutluluklarının ve ölümsüzlüklerinin yaratıcısı saydılar, o yüzden ona çok büyük saygı duydular, hatta ona tapmaya ve onu memnun etmek için adaklar sunmaya başladılar. Onu kendilerinden çok daha üstün tuttular, ona karşı gelen herkesi yok ederek ona bağlılıklarını güçlendirdiler. Ve ona inanan tüm insanları diğerlerinden ayrı kılmak, daha üstün tutmak için başlangıçta huzuru ve adaleti sağlamak için yarattıkları cennet ve cehennemi buna alet etmekten çekinmediler.
6)En kötüsü de, kendi çıkarları ve Dünya'ya hükmetme istekleri için kendinden önceki mitolojileri, diger insanların tanrılarını kullanarak kendi tanrılarını yarattılar ve kaynağını diğer tanrılardan alan dinlerini diğerlerine hakaret eder ve onu aşağılar duruma getirdiler. Diger tüm insanları da kendi tanrısına ve dolaylı yoldan kendisine biat eder görmek için yazdıkları kitaba savaş emirleri koydular. İnsana değil inanana saygı duyan dinler yarattılar ve Dünya'yı mahvettiler.
Şimdi ise insanlar gerçeği görmeye başladı. Doğuda olmasa bile Batıda işler olması gereken düzene girmeye başladı ve artık birçok şeyi görebiliyor ve anlayabiliyoruz.
1)Ölümsüz olmak istiyorlardı. Yok olmayı, toprağa dönüşmeyi kendine yediremiyor bir şekilde ölümsüz olmak, varoluşsal kaygıdan(ölümün ardından yok olma ve hiçliğe dönüşme korkusu)kurtulmak istiyorlardı. Bunu bu Dünya'da başaramayınca da ölümden sonra yaşamı yarattılar.(ölümden sonra yaşam Tanrının yaratılışındaki en önemli ve temel adımdır. Birçok Uzakdoğu inancında(örneğin reenkarnasyonda) da Tanrı kavramı olmamasına rağmen bir ölümden sonra yaşam inancı mutlaka vardır.
2)Doğayı açıklamaları gerekiyordu. Hiçbir şeyi bilememek, bugünkünün milyonda biri kadar bile bilimsel bilgiye sahip olamamak onlar için katlanması çok zor bir durumdu. Bugün bile insanlar bilmedikleri konular hakkında oturup düşünür, hayaller kurar, kurdukları hayalleri perdeye yansıtıp bilimkurgu filmleri yapar(mesela uzaylılar ve kıyamet temaları çokça işlenmiştir),fikirler ortaya atar, birşekilde o gerçeğe ulaşabilmek için bilimsel araştırmalara çok büyük para ve zaman harcar, kitaplar yazar kitaplar okur yani çok fazla şey yaparlar. O dönemde insanlar bunların hiçbirini yapamamışlardı ama bilmiyorum da diyememişlerdi ve açıklamak için tanrıları yaratmışlardı.
3)Ölen akrabalarının huzur bulduğuna ve kendilerinin de onların yanına gidip huzur ve mutluluğa kavuşacaklarına inanmak istediler çünkü bu inanç onları bu Dünya'da da daha huzurlu ve mutlu kılacaktı. Bu yüzden cenneti yarattılar.
4)Adil olmayan Dünya'da adaletin sağlanmadığını görmüş ama adalet duygusuna da çok büyük bir istek duymuşlardı. Güçlü olanın hükmettiği diğerlerinin yönetildiği kabile düzeninde, cinayetleri, tecavüzleri görmüş ve bir şekilde adaletin gerçekleşeceğine inanarak kendilerini rahatlatmışlardı. Bu yüzden cehennemi yarattılar.
5)Kendi yarattıkları Tanrıyı huzurlarının, mutluluklarının ve ölümsüzlüklerinin yaratıcısı saydılar, o yüzden ona çok büyük saygı duydular, hatta ona tapmaya ve onu memnun etmek için adaklar sunmaya başladılar. Onu kendilerinden çok daha üstün tuttular, ona karşı gelen herkesi yok ederek ona bağlılıklarını güçlendirdiler. Ve ona inanan tüm insanları diğerlerinden ayrı kılmak, daha üstün tutmak için başlangıçta huzuru ve adaleti sağlamak için yarattıkları cennet ve cehennemi buna alet etmekten çekinmediler.
6)En kötüsü de, kendi çıkarları ve Dünya'ya hükmetme istekleri için kendinden önceki mitolojileri, diger insanların tanrılarını kullanarak kendi tanrılarını yarattılar ve kaynağını diğer tanrılardan alan dinlerini diğerlerine hakaret eder ve onu aşağılar duruma getirdiler. Diger tüm insanları da kendi tanrısına ve dolaylı yoldan kendisine biat eder görmek için yazdıkları kitaba savaş emirleri koydular. İnsana değil inanana saygı duyan dinler yarattılar ve Dünya'yı mahvettiler.
Şimdi ise insanlar gerçeği görmeye başladı. Doğuda olmasa bile Batıda işler olması gereken düzene girmeye başladı ve artık birçok şeyi görebiliyor ve anlayabiliyoruz.